Akdeniz'deki Türk İmdadı: Kıbrıs Barış Harekâtı


Tarih 20 Temmuz 1974, dönemin başbakanı Bülent Ecevit ve meclisin kararıyla Türk halkının desteği ve duaları, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin inancı ve kuvvetiyle Kıbrıs Barış Harekatı (TSK’da Atilla Harekatı olarak da bilinir.) başladı.

Bu cümleler olayın dıştan bakışı ile görünen kısmı. Şimdi tarihte biraz geriye giderek Kıbrıs adası’nın tarihi sürecine bakalım.

Kıbrıs Adası 

Kıbrıs, Akdeniz’in gerek konumu gerekse yüzölçümü (9.251km²) nedeniyle sayılı hazinelerinden biridir. Ada varoluşundan itibaren Mısır, Hitit, Grek Kolonileri, Fenike, Asur, Pers, Büyük İskender, Roma, Bizans, İngiliz, Templier Şövalyeleri, Venedik, Osmanlı ve Britanya himayelerine girmiştir. Şimdi ise tarih şeridinde biraz ileri gidelim. Mesele Osmanlı İmparatorluğu’nun İstanbul’u Ruslara vermemek için İngilizler ile 1878’de yaptığı ada pazarlığına kadar gidiyor ancak adadaki gerilime baktığımızda görüyoruz ki Yunanistan’ın ”Enosis” (Kıbrıs Adası’nı Yunan ana karasının bir parçası yapma düşüncesi) fikri Birinci Dünya Savaşı’ndan beridir ulaşmak istediği bir hedef.

Osmanlılar İstanbul’u Ruslara vermemek için İngilizlere şartlı bir şekilde verdiler dedik. Peki daha sonra ne oldu?

İngilizler Adayı Yunanistan’a Teklif Etti 

1.Dünya Savaşı’nda Rumlar İngiliz Yüksek Komiserliği’ne mektuplar yazarak adadaki Müslümanların İngiliz himayesinde kalması şartıyla adanın kendilerine verilmesini talep ettiler. İngilizler de Yunanistan’ın savaşa İtilaf Devletleri'nin safında girmesi koşuluyla 1915’te Kıbrıs’ı Yunanistan’a teklif eder ancak Yunanlar savaşa girmek istemediği için bu teklifi o dönem kabul etmezler.

İki yıl sonra savaşın bitimine az zaman kala Almanya’nın (İttifak Devletleri tarafında) kaybedeceğini gören Yunanistan savaşa girdiklerini ilan ederek İngiltere’ye 2 sene önce yaptıkları teklifi hatırlatır. İngilizler Yunanistan’ın bu hamleyi yapacağını önceden tahmin ederek adadakilerin eğer isterlerse İngiliz vatandaşı olabilmeleri için 2 yıl süre tanır. Savaş sırasında zaten Türk nüfusunun birçoğu Anadolu’ya göç etmiştir. Kalanlar da İngiltere’nin sunduğu şartlardan dolayı vatandaşlığı kabul etmeyerek adadan ayrılınca Lozan Antlaşması’nda ada için pek umut kalmaz ve İngiltere tarafından zamanında ilhak edilmiş adanın işgali Lozan Antlaşması’nın 16, 20 ve 21. maddeleri sayesinde yasal statüye kavuşur.

Kıbrıs’taki Türk nüfusu azalınca Rumların ilk isyanları başlar (1931). 1950’de Türkiye NATO’ya girmek için Batı ülkeleriyle iyi geçiniyordu. Bu nedenle Kıbrıs meselesi Türkiye gündeminde alt sıralara ilerlemiştir. Bu durum adada ENOSİS’i isteyenleri daha fazla motive eder ve Yunanistan da NATO’ya girer girmez bu fikir üzerinde yoğunlaşır. Konunun NATO’da çözülemeyeceği anlaşılınca adada gerilla taktikleri baş gösterir.

EOKA ve TMT
Masada sonuç alamayan Rumlar ”Kıbrıslı Savaşçıların Milli Mücadele Örgütü” yani EOKA’yı kurarlar. 1955 yılında eylemler gerçekleştirerek adadaki Türklere saldırılar yaparlar. Saldırıların ardı arkasının kesilmeyeceğini anlayan adadaki Türkler 1957 yılında ”Türk Mukavemet Teşkilatı”nı (TMT) kurarlar. Her iki örgütün eylemleri de 1974 Harekatı’na kadar devam eder ve çok sayıda insan yaşamını kaybeder. Bu örgütlerin faaliyetleri ise Kıbrıs Barış Harekatı neticesinde son bulur.

Harekat Başlıyor
Ana vatan Türkiye’de ise başbakan Bülent Ecevit adada federasyon istiyor, aynı şekilde Necmettin Erbakan da Ecevit’e destek veriyordu. Geçen 10 yıl neticesinde Türkiye Cumhuriyeti asker kapasitesini arttırmış, gerekli hazırlıklarını tamamlamıştı. Adadaki kaosun devam etmesi üzerine ”Garanti Antlaşması”nın 4. maddesine dayanarak 20 Temmuz 1974’te adaya çıkartma yapar. Bu birçok ülke tarafından genel olarak meşru görülür. Cenevre’de Türkiye, Yunanistan ve İngiltere tarafından yayınlanan ortak deklarasyonda, 1960 Antlaşması tüm taraflarca kabul edilir. Hatta iki tarafın da özerk yönetimi kabul görülür. Ne var ki 2. Cenevre toplantısında anayasal statü konusunda uzlaşma sağlanamayınca Türkiye 14 Ağustos’ta 2. harekatı gerçekleştirir. Türkiye’nin bu adımı gayrimeşru olarak adlandırılır. Sonuç olarak 1. harekatı hukuki müdahale olarak kabul görürken 2. harekatı toprak işgali olarak tanımlanır.

Kıbrıs’ta Bağımsız Bir Türkî Cumhuriyet
Sonu görülmeyen antlaşma kuyuları ile takvimler 1983 yılını gösterir. Mayıs ayında Birleşmiş Milletler’de alınan bir karar Kıbrıs Federe Türk Devleti’nin bir cumhuriyete dönüşmesini tetikler. Bu nedenle BM "Kıbrıs Cumhuriyeti" ifadesini kullanmayı tercih ediyordu. Ayrıca adada bulunan Türk askerinin de çekilmesi isteniyordu. Türkiye ve Kıbrıslı Türk halkı bu isteği reddederek Kasım 1983’te Bağımsız KKTC’yi ilan eder fakat BM ise aynı ay çıkardığı 541 sayılı karar ile KKTC’yi tanımadığını kayıtlara geçirir.

Sonuç olarak Birleşmiş Milletler her ne kadar kabul etmese de Kıbrıs adasında bir Türkî Cumhuriyet vardır ve varlığını da ebediyete kadar devam ettirecektir.

Yorum yazın

Daha yeni Daha eski